9789755708485
381790
https://istasyon58322.dokuzsoft.com/terorizm-mi-direnis-mi-kitle-toplumlari-caginda-bir-sozluk-karmasasina-dair
TERÖRİZM Mİ? DİRENİŞ Mİ? Kitle Toplumları Çağında Bir Sözlük Karmaşasına Dair
140.00
“Terörizm paradoksu”nu yaşıyoruz. Hepimiz hem kurbanız hem de zanlı. Her an herhangi bir yerde patlayacak bir bombayla ölebilir, ağzımızdan çıkacak en ufak itirazdan dolayı terörist damgasıyiyebiliriz. Bütün kavramları bulandırıp dejenere etmek, her türden iktidar ve tahakkümün temel marifeti, propagandif bir araçsallaştırma ve manipülasyon yöntemidir. Dolayısıyla tahakkümün öncelikle dilde kurulduğunu söyleyebiliriz.Gérard Rabinovitch, bu özlü metninde, modern siyaset diline Fransız Devrimi sırasında giren “terörizm” ve “direniş”in karşıt temellere dayalı iki mücadele tarzı olduğunu; İkinci Dünya Savaşı'ndaki direnişlere, tarihsel, antropolojik ve sosyolojik kaynaklara başvurarak, Sokrates, Arendt, Adorno, Benjamin, Camus, Narodnikler, Fransız Direnişçileri gibi farklı düşünür ve eylemcilerden yola çıkarak irdeliyor. Silahlı biçimlerinde dahi “yaşasın hayat!” diyen, egemen libido'ya engel oluşturan duygusal ve etik birinsanlık haline işaret eden Direniş'in, İnsan Hakları Bildirgesi'nden bu yana zorbalığa ve zorbaya karşıkoymak anlamında mutlak bir değer kategorisine yerleştiğini, siyaset felsefesi ve etik açısından taşıdığı tüm anlamlarla birlikte ortaya koyuyor.
“Terörizm paradoksu”nu yaşıyoruz. Hepimiz hem kurbanız hem de zanlı. Her an herhangi bir yerde patlayacak bir bombayla ölebilir, ağzımızdan çıkacak en ufak itirazdan dolayı terörist damgasıyiyebiliriz. Bütün kavramları bulandırıp dejenere etmek, her türden iktidar ve tahakkümün temel marifeti, propagandif bir araçsallaştırma ve manipülasyon yöntemidir. Dolayısıyla tahakkümün öncelikle dilde kurulduğunu söyleyebiliriz.Gérard Rabinovitch, bu özlü metninde, modern siyaset diline Fransız Devrimi sırasında giren “terörizm” ve “direniş”in karşıt temellere dayalı iki mücadele tarzı olduğunu; İkinci Dünya Savaşı'ndaki direnişlere, tarihsel, antropolojik ve sosyolojik kaynaklara başvurarak, Sokrates, Arendt, Adorno, Benjamin, Camus, Narodnikler, Fransız Direnişçileri gibi farklı düşünür ve eylemcilerden yola çıkarak irdeliyor. Silahlı biçimlerinde dahi “yaşasın hayat!” diyen, egemen libido'ya engel oluşturan duygusal ve etik birinsanlık haline işaret eden Direniş'in, İnsan Hakları Bildirgesi'nden bu yana zorbalığa ve zorbaya karşıkoymak anlamında mutlak bir değer kategorisine yerleştiğini, siyaset felsefesi ve etik açısından taşıdığı tüm anlamlarla birlikte ortaya koyuyor.
Tüm kartlar
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 140,00 | 140,00 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.